Depolama Yöntemleri
PNNL, Grid Storage Launchpad ile enerji depolamanın geleceğine ışık tutuyor
Karbonsuzlaştırılmış, elektrikli bir gelecekte, yeni nesil bataryalar elektrik şebekesinin güvenilirliğini ve dayanıklılığını artırırken yenilenebilir enerjinin daha fazla entegrasyonuna olanak tanıyacak. Bu bataryalar fırtınalar, aşırı sıcaklar, kasırgalar ve daha fazlası gibi doğal afetler sırasında veya sonrasında yedek güç sağlayabilecek. Grid Storage Launchpad (GSL) adı verilen yeni bir tesis 2024 yılında Pacific Northwest National Laboratory-Richland (PNNL) kampüsünde açılıyor. ABD Enerji Bakanlığı Elektrik Ofisi tarafından finanse edilen GSL, daha yüksek güvenilirlik ve daha düşük maliyetle geleceğin batarya teknolojisinin geliştirilmesini hızlandırmaya yardımcı olacak. Yeni tesisteki araştırmalar, ülkenin geniş elektrik şebekesinin esnekliğini artırmak için araştırmaların yapıldığı Elektrik Altyapı Operasyonları Merkezi’nde PNNL uzmanlarının çabalarını tamamlayacak.
Konuyla ilgili konuşan Enerji depolama araştırma çalışmalarını yöneten PNNL Danışmanı Vince Sprenkle, “GSL, yeni teknolojileri temel malzemelerin geliştirilmesinden 100 kilovatlık sistemlerin gerçek dünya koşullarında test edilmesine kadar götürmemizi sağlayacak. Karbondan arındırılmış bir enerji sisteminde esnekliği ve güvenilirliği artırmak için enerji depolamaya ihtiyaç var ve GSL bizi bu noktaya getirecek” diyor.
PNNL araştırmacıları halihazırda yeni pil teknolojilerini test ediyor, daha verimli ve daha uzun ömürlü depolama için yeni malzemeleri araştırmak üzere modeller oluşturuyor ve yeni enerji depolama sistemlerinin güvenli bir şekilde kullanılabilmesi için stratejiler geliştiriyor.
Batarya teknolojisini test etme ve doğrulama
Malzeme bilimci David Reed, Batarya Güvenilirlik Test Laboratuvarı’nda, şebekede enerji depolamak için kullanılabilecek çeşitli batarya teknolojilerini test eden bir ekibi yönetiyor. Şebekede depolama için toplumların saatlerce güç depolayabilecek büyük bataryalara ihtiyacı olacak ve bu bataryaların uzun yıllar boyunca çalışır durumda olması gerekecek. Reed’in ekibi sodyum-iyon veya akış pilleri gibi teknolojilere odaklanıyor ve gerçek dünyanın ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamayacaklarını belirlemek için bunları gerçekçi koşullar altında test ediyor. Reed, “Her bir bataryayı farklı enerji talebi koşulları altında test ediyoruz. Testler tamamlandıktan sonra, içeri girip pili analiz edeceğiz ve bu pil şu veya bu döngü altında neden bozuldu ve pilin ömrünü uzatmak için ne yapabiliriz gibi sorular soracağız” açıklamasında bulunuyor.
Lityum-iyon uzun süredir favori olsa da PNNL araştırmacıları, uzun süreli enerji depolama olarak bilinen bir kavram olan şebekeye daha uzun süreler boyunca uygun maliyetli elektrik sağlamak için ölçeklendirilebilecek sodyum-iyon, nikel-demir veya kurşun-asit gibi farklı malzeme türlerini inceliyor. Bu yeni teknolojilerin test edilmesi, ticarileştirme ve nihai olarak halkın benimsemesi için kritik olan performansın optimize edilmesine yardımcı oluyor.
GSL’de araştırmacılar, gerçekleştirilen test sayısını ve test edilebilecek batarya boyutunu artırabilecekler. Bu genişletilmiş yetenekler, DOE’nin önümüzdeki on yıl içinde bugünkü maliyetin yüzde 90’ına 10 saatten fazla depolama sağlamayı amaçlayan Uzun Süreli Depolama Dünya Atışını da doğrudan destekleyecektir.
Teknolojiyi ilerletmek için yapay zeka ve makine öğrenimini kullanma
Test edilmesi gereken sadece tek tek materyallerin sayısı değildir. Bazı durumlarda, bir molekülün yapısı davranışını etkileyebilir, bu nedenle bilim insanlarının depolama malzemesi olarak etkinliklerini anlamak için farklı molekül yapılarını da test etmeleri gerekir. Örneğin PNNL, sıvı bir elektrolit içinde çözünmüş organik moleküller kullanan organik akış adı verilen yeni bir pil teknolojisini araştırıyor. Bir akış pilinin çalışabilmesi için elektronları karıştıran moleküllerin sıvı içinde çözünebilmeleri için çözünür olmaları gerekir. Ancak PNNL’de malzeme bilimcisi olan Wei Wang, çözünürlüğün çalışılması zor bir özellik olduğunu söylüyor. Bu nedenle araştırmacılar, bir akış pilinde hangisinin en iyi şekilde çalışacağını bulmak için birçok farklı molekülü ve çözünürlüklerini test etmek zorunda. Dahası, birden fazla organik molekül aynı çekirdek yapıya sahip olabilir, ancak farklı atom alt grupları eklenmiş olabilir. Wang, “Her molekül için potansiyel olarak binlerce farklı varyasyon var. Hangisiyle çalışmanız gerektiğini nasıl bilebilirsiniz? Sorunun ölçeği astronomik” diyor.
Her bir molekülü ve birçok farklı varyasyonunu araştırmak maliyetli ve zaman alıcıdır, bu nedenle PNNL araştırmacıları dijital ikiz pil adı verilen bir çözüm üzerinde çalışıyorlar. Bir pilin davranışını simüle edebilen bir makine öğrenme modeli, böylece araştırmacılar test etmek için moleküllerin dijital versiyonlarını takabilirler. Yapay zeka kullanan dijital bir modelle, bilim insanları hedeflenen bir organik molekülün (ve her bir varyasyonunun) özelliklerini hızlandırılmış bir hızda ve daha düşük maliyetle test edebilirler. GSL, Wang ve ekibine batarya dijital ikiz modelini oluşturmak için gereken veri dağlarını sağlayarak araştırmacıların daha büyük bataryalarda farklı malzemeleri incelemelerine olanak tanıyacak.
Önce güvenlik
Her yeni teknolojide araştırmacılar potansiyel güvenlik tehlikelerini öngörmeli ve bunlara karşı hazırlıklı olmalıdır. Şebekeyi destekleyen büyük enerji depolama sistemleri kendi riskleriyle birlikte gelir, bu nedenle PNNL, üreticilere güvenli sistemler tasarlama ve kurma konusunda rehberlik edecek benzersiz bir dizi güvenlik standardının geliştirilmesini desteklemektedir. Örneğin GSL binası, büyük bir enerji depolama sisteminin arızalanması durumunda araştırmacıları ve laboratuvarı güvende tutmak için güvenlik özellikleriyle donatılacak. PNNL aynı zamanda bu teknolojiyi kullanacak olan toplulukların güvenliğine de önem veriyor.
PNNL Danışmanı Matthew Paiss, “Enerji depolama sistemlerinin bir batarya yönetim sistemi ile bir araya getirilmiş bir grup batarya, klima gibi bir tür termal kontrol, iletişim bileşenleri, akımı doğrudan alternatif akıma çeviren dönüştürücüler ve daha fazlasından oluştuğunu, bu karmaşıklık yerleşik bir güvenlik seviyesi sunuyor ancak aynı karmaşıklık nedeniyle arıza riski bunu potansiyel olarak daha önemli bir olay haline getiriyor” ifadelerini kullanıyor.
Enerji sistem güvenliği konusunda uzmanlaşmış eski bir itfaiyecidir olan Paiss, ülkeyi dolaşarak batarya üreticilerini, şehir liderlerini ve itfaiye ekiplerini batarya yangınları gibi acil durumların en iyi şekilde nasıl ele alınacağı konusunda eğitiyor. GSL, itfaiyeciler, kurtarma ekipleri ve diğer ilk müdahale ekipleri gibi yerel toplum paydaşlarına yönelik enerji depolama güvenliği kursları geliştirmenin merkezinde yer alıyor. Paiss, “Ne gibi fırsatlar sunabileceğimizi görmek için buzdağının sadece görünen kısmındayız. İnsanları GSL’ye getirmek ve batarya üretsinler ya da üretmesinler, batarya yaşamının tüm yönleri hakkında eğitilmelerine yardımcı olmak istiyoruz” diyor.
Kaynak: https://www.pnnl.gov/news-media/future-grid-energy-storage-starts-today
Depolama Yöntemleri
Türkiye’nin ilk depolamalı lisanslı GES’i Konya’da hayata geçiyor
Türkiye’nin ilk depolamalı lisanslı anahtar teslim güneş enerjisi santrali projesi TSKB finansmanıyla Chint Power, Astronergy, Chint Green Energy ve Poweren Enerji iş birliğiyle Konya’nın Kulu ilçesinde hayata geçiyor. Chint Solar Türkiye Grubu’nun uçtan uca anahtar teslim olarak yöneteceği proje kapsamında Chint Power’ın ileri teknolojiye sahip enerji depolama çözümleri ve üstün sıcaklık çalışma performansına sahip inverter ürünleri, Astronergy’nin Tier-1 TOPCon yerli güneş panelleri ile Chint Green Energy’nin uzman mühendislik ve inşaat hizmetleri bütünleşerek projenin 2025 yılının ilk çeyreğinde devreye alınması planlanıyor.
Konya’nın Kulu ilçesinde Türkiye’nin ilk depolamalı lisanslı güneş enerjisi santrali projesi hayata geçiyor. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nın (TSKB) finanse ettiği Poweren Enerji’nin, Chint Power, Astronergy, ve Chint Green Energy iş birliği çerçevesinde başlattığı bu proje, ülkemizin yenilenebilir enerji altyapısına önemli bir katkı sunmayı hedefliyor.
Dünya’da ve Türkiye’de uçtan uca sağladığı yenilenebilir enerji çözümlerinde lider konumda olan Chint Solar Grubu şirketleri, (Chint Power, Astronergy, ve Chint Green Energy) sürdürülebilir enerji atılımlarına devam ediyor. Poweren Enerji iş birliği ile hayata geçirilecek olan bu proje kapsamında, rüzgâr ve güneş enerji santralleriyle uyumlu, sorunsuz entegrasyon sağlayan Chint Power’ın 10MWh enerji depolama sitemi kullanılacak. Ayrıca Astronergy’nin 12 MWp kurulu gücünde N-Type TOPCon teknolojisine sahip yerli üretim güneş panelleri, bununla birlikte Chint Power’ın 11.5 MWe gücündeki üstün sıcaklık çalışma performansına sahip inverterleri, Chint Elektrik’in alçak gerilim şalt ürünleri ile birlikte Chint Green Energy’nin EPC (Mühendislik, Tedarik ve Kurulum) hizmetlerini bir arada sağladığı maksimum verimliliğin birleştiği özel bir proje hayata geçirilecek. Tüm bu sistem bileşenleri Chint Solar Grubu’nun solar değer zincirini ve entegre hizmetlerini yine titizlikle uygulayacağı özel bir proje olup, 2025 yılının ilk çeyreğinde devreye alınması planlanıyor.
“Türkiye’nin öncü enerji depolama projelerinden biri olacak.”
Projeye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Chint Solar Türkiye Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ercüment Kaya, “Türkiye’nin ilk depolamalı lisanslı güneş enerjisi santralini hayata geçirecek olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Poweren Enerji ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği, yenilenebilir enerji alanında Türkiye’nin öncü projelerinden biri olarak öne çıkıyor. Hep dediğimiz gibi Türkiye pazarında faaliyet gösteren küresel bir güç olarak iş ortaklarımızın yenilenebilir enerji projelerine ve sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlamayı kendimize ilke edindik. Ülkemize katma değer sağlayan projelere öncülük etmeye, yaptığımız yatırımlar ve hayata geçirdiğimiz iş birlikleri ile ülkemizin yenilenebilir enerji alt yapısına katkı sağlamaya ve iş ortaklarımızı solar değer zincirimizle daha fazla buluşturmaya tüm hızımızla devam edeceğiz. Anlaşmanın her iki taraf için de hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum’’ dedi.
“Bu proje bizler için önemli bir kilometre taşı niteliğinde”
Bu iş birliğinin yenilenebilir enerji sektöründe yaratacağı sinerjiye vurgu yapan Poweren Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Halife Koç ise şu açıklamalarda bulundu: ‘’Poweren Enerji olarak ülkemizin yeşil enerji dönüşümü ve iklim değişikliği adaptasyonunu destekleyecek projeleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Bu hedefimiz doğrultusunda yaptığımız yatırımların tamamı yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşmaktadır.
Bugün Chint Power, Astronergy ve Chint Green Energy ile imzaladığımız bu anlaşma ile Konya Kulu’da 10 MWh kurulu gücünde depolamalı güneş enerjisi santralini 2025 yılının ilk çeyreğinde devreye almayı planlıyoruz. Yatırım tamamlandığında ülkemizde devreye alınmış ilk projeler arasında yer alacaktır. Bu projenin tamamlanmasının ardından diğer devam eden projelerimizin yatırımlarını tamamlayarak ülkemizin enerji alt yapısının gelişmesine katkı sağlamak istiyoruz. İmzaladığımız bu anlaşmanın taraflara ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum’’ dedi.
Depolama Yöntemleri
Genç Bilim İnsanı Geleceğin Enerji Depolama Teknolojisi Çalışmalarına Boğaziçi’nde Devam Ediyor
Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Müslüm Demir, süper kapasitörler için özel elektrotlar geliştirdiği çalışmalarına Boğaziçi Üniversitesi’nde devam ediyor. Bilim insanı geçen yıl Japonya Bilimi Teşvik Topluluğu tarafından proje ödülüne layık görülen ve TÜBİTAK 2247-D Ulusal Genç Araştırmacılar Programı tarafından desteklenen projesiyle; hızlı şarj edilebilen, esnek ve uzun raf ömrü olan sahip yeni nesil süper kapasitörler geliştiriyor.
TÜBİTAK 2247-D Ulusal Genç Araştırmacılar Programı tarafından desteklenen projenin Ar-Ge çalışmalarına 2023’ten beri Boğaziçi Üniversitesi’nde devam eden Boğaziçi Üniversitesi Doç. Dr. Müslüm Demir, geleceğin süper kapasitör enerji depolama sistemlerinde kullanılacak gelişmiş elektrotlar üzerinde çalışıyor.
“Boğaziçi’nde araştırma olanakları çok gelişmiş”
Boğaziçi Üniversitesi’ni araştırma altyapısı ve iletişim kanalları nedeniyle tercih ettiğini belirten Demir, çalışmalarını Boğaziçi’ne taşıma nedenini ise şöyle anlatıyor: “Boğaziçi Üniversitesi çok köklü bir üniversite. Çalışma, araştırma altyapı olanakları çok geniş. Ayrıca diğer üniversitelerin ve ülkelerin akademisyeni ve bilim camiası ile sıkı bir iletişim ağı bulunuyor. Tüm bu olanakları bir arada değerlendirdiğimde tercihim Boğaziçi Üniversitesi oldu ve 2023 yılı sonunda Boğaziçi Üniversitesi’ne geldim.”
“Gelişmiş elektrotlarda çok büyük yol kat ettik”
TÜBİTAK 2247-D Ulusal Genç Araştırmacılar Programı tarafından desteklenen 36 aylık projesinde ilk yılı tamamladığını belirten Doç. Dr. Demir, Boğaziçi Üniversitesi’nde gelişmiş prototipler için Ar-Ge çalışmalarının devam ettiğini ve büyük yol kat ettiklerini ifade ediyor. Geleceğin enerji sistemlerini destekleyecek bu yeni nesil elektrotların kullanım alanlarının çok geniş olduğunu kaydeden bilim insanı, “Proje kapsamında çalışmalarımıza iki doktora sonrası araştırmacı, üç lisansüstü ve iki lisans öğrencisiyle devam ediyoruz. Özetle süper kapasitör enerji depolama sistemleri için esnek elektrot geliştiriyoruz. Bu yeni nesil süper kapasitörler elektrikli araç, elektronik cihaz ve yenilenebilir enerji gibi birçok alanda kullanılabilecek enerji depolama sistemlerinin yapıtaşları olarak tanımlanabilir. Projede çok büyük bir yol kat ettiğimizi söyleyebilirim. Şimdi prototipler üzerinde çalışıyoruz. Bununla birlikte bu konuda birçok makalemiz ve patent başvuru süreçleri de devam ediyor” diye konuştu.
“Uluslararası alanda da dikkat çekti”
Doç. Dr. Müslüm Demir, Japonya Bilimi Teşvik Topluluğu tarafından 2008’den beri Asya ve Afrika’da genç bilim insanlarını desteklemek için düzenlenen 14’üncü Hope Toplantısı’nda en iyi proje ödülüne layık görüldüğünü ve uluslararası alanda da dikkat çektiğini ifade ederek şu ifadeleri kullandı:
“2023’te Japonya Bilimi Teşvik Topluluğu tarafından düzenlenen 14’üncü Hope Toplantısı’na davet edildim. Her ülkeden iki genç akademisyenin yer aldığı bu programa Türkiye’den ben seçildim. Hope Toplantısı’nda Nobel ödüllü insanları ile genç akademisyenler bir araya geliyor ve dünyadaki bilimsel gelişmelerin ele alınacağı bilimsel platform oluşturuluyor. Bu toplantıda projem, Nobelli bilim insanlarından oluşan bir jüri tarafından en iyi proje ödülüne layık görüldü. Uluslararası alanda projemin takdir görmesi beni ayrıca motive etti.”
Depolama Yöntemleri
Kontrolmatik ‘Dünyanın En Büyük 22’nci Sistem Entegratörü’ Oldu
Kurulduğu 2008 yılından bu yana emin adımlarla büyüyen ve Türkiye’nin yanı sıra Avrupa, Asya, Amerika, Ortadoğu ve Afrika’da 33’ten fazla ülkede, kamu ve özel sektörde 300’ün üzerinde başarılı projeye imza atan Kontrolmatik Teknoloji, CFE Medya ve Teknoloji’nin yayınladığı dünyanın en büyük sistem entegratörleri listesinde yerini 28’inci sıradan 22’nci sıraya taşıyarak yeni bir başarıya imza attı.
2021 yılı Ekim ayında Borsa İstanbul’da halka arz edilen yeni nesil teknoloji şirketi Kontrolmatik Teknoloji, gösterdiği performansla dünya genelindeki yerini sağlamlaştırmaya devam ediyor. Kontrolmatik, enerji ve teknoloji sektörlerine katma değerli ürün ve servisler sunan bir mühendislik şirketi, sistem entegratörü, teknolojik ürün ve çözümler şirketi olarak faaliyet gösteriyor.
Kendi alanında dünyanın en prestijli yayınlarından biri olan CFE Medya ve Teknoloji’nin yayınladığı “Dünyanın En Büyük Sistem Entegratörleri” listesinde son iki yıldır 28. sırada bulunan Kontrolmatik, yayının yaptığı son değerlendirmede 22. sıraya yükseldi. Şirket söz konusu listeye ilk olarak 2018 yılında 37. sıradan girmişti. Son dönemde yaptığı kararlı ve planlı atılımlarla yerini sağlamlaştıran şirketin bir sonraki hedefi dünyanın en büyük ilk 20 sistem entegratörü listesinde yer almak olacak.
Konuyla ilgili bir demeç veren Kontrolmatik Genel Müdürü Osman Şahin Köşker; “Bu liste bazında baktığımızda bu yolculuk 2018 yılından bu yana devam ediyor, ilk olarak 2018’de bu listede yer bulduk. Sektörümüzün küresel olarak en prestijli yayınlarından biri tarafından sıralamada giderek yükseldiğimiz bir listede yer almak motivasyonumuzu yükselten bir faktör. Biz bu listede Kontrolmatik Teknoloji’den ziyade ülkemizi temsil ediyoruz ve bundan gurur duyuyoruz. Bundan sonraki adımlarda önce ilk 20’de, daha sonra da arayı hiç açmadan ilk 10’da yer bulmak adına çalışmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
-
Depolama Yöntemleri1 yıl ago
Yeşil hidrojen için yatırımcılar mevzuat bekliyor
-
Depolama Yöntemleri7 yıl ago
Carlton Power, dünyanın en büyük enerji depolama projesi için planlama onayını aldı
-
Depolama Yöntemleri1 yıl ago
“Depolama teknolojileri güneş kaynağını daha güvenilir ve istikrarlı hale getirecek”
-
Elektrikli Araç Bataryası1 yıl ago
Batarya üretimine 5.6 milyar dolar ayıran Toyota’dan, yeni nesil batarya teknolojisi
-
Depolama Yöntemleri1 yıl ago
Enerji depolamadaki yeni teknolojiler Solar+Storage NX’te görücüye çıktı
-
Depolama Yöntemleri1 yıl ago
Kimyasal enerji depolama nedir?
-
Kullanım Alanları7 yıl ago
SolarEdge, yeni 330kW eviricisini Türkiye’de ilk kez Solar+Storage NX Fuarı’nda sergileyecek
-
Depolama Yöntemleri1 yıl ago
Endüstriyel tip enerji depolama nedir, nasıl yapılır?